Madrid ile ilgili notlarımdan bugün Madrid'in müzelerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Madrid tarihi binaları ve müzeleriyle özellikle sanata ilgi duyanlar için çok güzel bir şehir. Madrid'de mutlaka görülmesi gereken 3 ünlü müze bulunmaktadır. Reina Sofia Müzesi, Prado Müzesi ve Thyssen-Bornemizsa. Bu müzelerin yanında Palacio Real de Madrid (Kraliyet Sarayı) da mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Palacio Real de Madrid (Kraliyet Sarayı): Bailen Caddesinde bulunan saray muhteşem vadi manzarası, tarihi mimarisi, özgün dekorasyonu ve görkemli meydanlarla çevrili konumuyla turistlerin ilgisini çekmektedir.
Kraliyet Sarayı ya da diÄŸer adıyla Palacio Real, 9. yüzyılda Müslümanlar tarafından inÅŸa edilen Alcazar Kalesi’nin bulunduÄŸu yerde kurulmuÅŸtur. 16. yüzyılda I. Carlos ve II. Felipe tarafından tekrar inÅŸa edilen Alcazar Kalesi; 1734’te çıkan bir yangın neticesinde yok olunca, yerine V. Felipe emriyle büyük bir saray yapılmaya karar verilmiÅŸtir. 1738 yılında yapımına baÅŸlanan bu sarayın tamamlanması ise III. Carlos’un tahtta olduÄŸu 1764 yılında gerçekleÅŸmiÅŸtir 135.000 m² geniÅŸliÄŸindeki bu saray, 2.800 odadan oluÅŸmakta ve bu odaların yalnızca 50 tanesi ziyaretçiler tarafından görülebilmektedir. Odalarda; fresko, porselen, duvar halısı ve madalya gibi tarihî birçok dekorasyon eÅŸyasına rastlanmaktadır. 400 m²’lik geniÅŸ yemek odası, Sala de Porcelana (Çini Odası) ve Salón del Trono (Taht Odası); sarayda gezilebilecek baÅŸlıca odalar arasındadır. Sarayın içerisinde odalar dışında görülmesi gereken bir diÄŸer yer ise ortaçaÄŸdan kalma birçok zırh ve silah koleksiyonuna sahip olan ordu müzesi, Arméria Real’dir. Bunun dışında, iç avludan eski ilaç örneklerinin incelenebildiÄŸi sarayın eczanesine (Farmacia) ve restore edilmiÅŸ laboratuarına da ulaşılabilmektedir.
Saray 1930'lu yıllara kadar kraliyet ailesinin resmi yerleşim yeriydi ancak İspanya'da yaşanan iç savaş sonrası devletin başına gelen Franko burada yaşamak istememiştir. Günümüz kraliyet ailesi Zarzuela'da başka bir sarayda yaşadıkları için bugün saray sadece müze olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda kral ya da devlet başkanı misafirlerine özel bir davet vermek istediklerinde bu sarayı kullanmaktadırlar.
Sarayın içerisindeki salonlarda El Greco, Rubens, Caravaggio, Velazquez, Tiepolo, Mengs ve Goya gibi sanatçıların eserleri bulunmaktadır.
Prado Müzesi:
Prado Müzesi, ÅŸehrin üç büyük müzesinin bir arada bulunduÄŸu dünyanın sayılı bulvarları arasında olan Paseo del Prado'dadır. Bir sıra hâlinde dizilen aÄŸaçlar ve tarihî çeÅŸmelerle dolu bu güzel caddenin en büyük, Madrid’in ise en prestijli müzesi sayılan Prado; aynı zamanda klasik resim sanatı örneklerinin sergilendiÄŸi dünyanın en büyük galerilerinden biri olarak bilinmektedir
Yılda yaklaşık 3 milyon ziyaretçinin geldiÄŸi bu müze, 1785 yılında İspanya Kralı III. Carlos tarafından mimar Juan de Villanueva’ya yaptırılmıştır. VII. Fernando’nun tahtta olduÄŸu 1819 yılında ise bu müzeye İspanya monarÅŸisine ait 300’den fazla sanat eseri getirilmiÅŸtir. Prado’da bugün 7600 tablo, 1000 heykel, 4800 baskı, 8200 çizim ve 1000 para ile 2000 adet süs eÅŸyası ve çeÅŸitli sanat eseri bulunuyor fakat sergi alanının sınırlı olması nedeniyle bu koleksiyonun yaklaşık 2.000 parçası halka açılabilmiÅŸtir. İspanyol El Greco, Velázquez, Zurbarán, Ribera, Murillo, El Bosco ve Goya; İtalyan Botticelli, Tintoretto,Titian, Caravaggio ve Veronese; Alman Albrecht Dürer, Lucas Cranach ve Baldung Grien; Flemenk Rubens, Van Dyck ve Brueghel’in eserleri; müzede sergilenen koleksiyonun öne çıkan parçaları arasındadır.
Prado müzesini gezmek için bir gün yetmeyeceğini özellikle belirtmek isterim. Pazar günleri dışında her gün açık olan müzenin oldukça uzun bir giriş kuyruğu olduğu için erken saatlerde gitmenizde ve mutlaka girişte müzenin planlarını gösteren broşürlerden temin edip müzeyi bu şekilde gezmenizi öneririm.
Reina Sofia Müzesi (Museo Reina SofÃa)
Paseo del Prado Bulvarının ve Madrid’in ikinci büyük müzesi Reina Sofia, çaÄŸdaÅŸ sanatın önemli örneklerini sergilemesi açısından özellikle ziyaretçiler için önemli bir yere sahiptir. Reina Sofia Müzesinin binası, ÅŸehre daha büyük bir hastane yapılması ihtiyacı üzerine 1776 ve 1781 yılları arasında inÅŸa edilmiÅŸtir. Kral III. Carlos’un emriyle Mimar Francisco Sabatini tarafından yapılan bina, zaman içerisinde birçok yıkım tehlikesi ve restorasyon iÅŸlemi geçirmiÅŸ; 1988 yılında ise binanın ulusal bir müze olması kararlaÅŸtırılmıştır. Müze’de Pablo Picasso’dan Salvador DalÃ’ye; Joan Miró’dan Juan Gris’e kadar birçok sanatçının eserleri sergilenmektedir.
ÇaÄŸdaÅŸ resim dışında, müzede birçok modern heykel örneÄŸi de bulunmaktadır. ÖrneÄŸin ünlü heykeltıraÅŸ Eduardo Chillida’nın en önemli eserleri ile İspanya tarihi konusunda birçok monografi, broşür, dergi, video, fotoÄŸraf, slayt ve el yazması Reina Sofia Müzesinde bulunmaktadır.
10 Eylül 1992'de açılan Reina Sofia, 2,7 milyon yıllık ziyaretçi sayısı ile Prado’dan sonra İspanya’nın en çok ziyaret edilen 2. müzesidir. İsmini, Kral I. Juan Carlos’un eÅŸi olan Kraliçe Sofya'dan almaktadır ve anlamı da zaten “Kraliçe Sofia” demektir.
Thyssen-Bornemisza Müzesi: Paseo del Prado üzerinde bulunan 3. müzedir
(Fotoğraf internetten alınmıştır)
Burası Thyssen-Bornemizsa Ailesinin 2 kuşak tarafından toplanan sanat eserlerinin sergilendiği bir müzedir. İspanyol sanatçılar kadar Alman, Flaman, İtalyan, Hollandalı sanatçıların eserleri de vardır. Birinci katta natürmort, 18 ve19yylar, impresyonist, post impresyonist, expresyonist eserler sergileniyor. Zemin katta kübist, deneysel avangard, sürrealist çalışmalar vardır. Müzenin ayrıca çok güzel bir Carmen Thyssen-Bornemizsa koleksiyonu vardır. Bu kısım da 17.yy Hollandalı sanatçıların tabloları, 18.yy manzara tabloları, 19.yy Amerikan eserleri, impresyonizm, post impresyonism, 20yy abangard sanatı , kübist ve soyut eserlerden oluşuyor.
Madrid sanat ve tarihin iç içe olduÄŸu bir ÅŸehir müzeleri tam anlamı ile gezmek için bir iki günün yetmeyeceÄŸini bir kez daha hatırlatmak isterim. Bu kadar sanat yeter biraz alışveriÅŸ ve moda olsun derseniz önereceÄŸim ilk yer Gran Via Bulvarı'dır. Gran Via tiyatroları, maÄŸazaları, otelleri ve güzel mimarisiyle Madrid‘in en ünlü ve iÅŸlek caddesidir. Plaza de Alcala Meydanı’nda baÅŸlayan cadde Plaza de Espana ile devam eder. Cadde üzerinde yüzlerce maÄŸaza, dükkan, otel, banka, restoran, bar, sinema ve tiyatro bulunmaktadır. Cadde çok fazla tiyatro ve gösteri merkezine sahip olmasından dolayı, İspanya’nın Broadway’i olarak da bilinmektedir. Caddenin en önemli yönü ise çok katlı ve çok etkileyici mimarisi olan binalarıdır ve bunlardan en önemlisi Metropolis binasıdır.
Bu caddede alışveriş yaparken acıkırsanız size özellikle tapasları çok güzel olan ve deniz ürünleri ağırlıklı olan Sirena Verde Restoranını öneririm. Türklerin oldukça fazla rağbet ettiği bu restoranda ağız tadınıza göre lezzetler bulabilirsiniz.
Adres: Gran Via, 62 28013 Madrid tel: 91 547 39 10 www.restaurante-marisqueria-madrid.es
Madrid gezimizi burada noktalayıp, İspanya'daki son durağımız olan Toledo'ya doğru yola çıkıyoruz. Toledo'da buluşmak üzere hoşcakalın.
Bu caddede alışveriş yaparken acıkırsanız size özellikle tapasları çok güzel olan ve deniz ürünleri ağırlıklı olan Sirena Verde Restoranını öneririm. Türklerin oldukça fazla rağbet ettiği bu restoranda ağız tadınıza göre lezzetler bulabilirsiniz.
Adres: Gran Via, 62 28013 Madrid tel: 91 547 39 10 www.restaurante-marisqueria-madrid.es
Madrid gezimizi burada noktalayıp, İspanya'daki son durağımız olan Toledo'ya doğru yola çıkıyoruz. Toledo'da buluşmak üzere hoşcakalın.